Ömer Küçükkaya
Köşe Yazarı
Ömer Küçükkaya
 

Çanakkale öznesinde Türkiye

Yüzyılın fırsatı olarak yorumladığım Çanakkale, özellikle son 10 yıl içerisinde ciddi kamusal yatırımlar aldı. Her ne kadar kente yeterince anlatılamıyor olunsa bile, 1915 Çanakkale Köprüsü projesi hem kentin hemde ülkenin kaderini değiştirecek dev projelerden. Çanakkale'nin son dönemde almaya başladığı göçü de değerlendirdiğimizde, kentin Büyükşehir yolculuğunu da daha proaktif düşünceler bütünlüğünde okumak mümkün. Çanakkale'de olduğu gibi Türkiye'nin genelinde var olan gerçeklik, siyasi kafa karışıklığı. Öyle ki, AK Parti ve Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'a muhalif olanların tamamının Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından gerçekleştirilen her türlü pozitif yatırım ve projeyede muhalif olduğunu görüyoruz. Siyaset bilgisinin yetersizliği, iktidar siyasetçilerinin sahada teşkilat ile bir bütün halinde kendilerini anlatamama gerçeklikleri ve Çanakkale'de olduğu gibi ülkenin genelinde var olan Ankara güdümlü yerel siyaset süreçleri, kentlere kaybettirmeye devam ediyor.   Köşe yazılarımın genelinde ifade ettiğim bir gerçekliktir; kent ekonomileri. Köylerden başlayan ve büyükşehir olmak ile sonuçlanan süreçleri yaşayan kentler, dev ülkelerin oluşmasına vesile olurlar. Bugünün Türkiye Cumhuriyeti Devleti her ne kadar 81 vilayetten oluşuyor olsa bile, göreceksiniz ki en fazla 5 yıl içerisinde 5 ayrı eyalet ile gücünü perçinleyecektir. Osmanlı dönemi İmparatorluk yönetim biçimini ve yine Avrupa ile Amerika Birleşik Devletleri ve Birleşik Krallık devlet yönetim biçimlerini incelediğinizde, Çanakkale'nin Türkiye için neden önemli olduğunu ve neden Ankara merkezli siyasetin algısına değil de yerel kazanımlar odaklı siyasetin argümanlarına odaklanmamız gerektiğini daha iyi anlayacaksınız. Unutmamalıyız ki Türkiye, 1930'ların tarım ve köy ekonomi politikalarının çok ötesinde ağır sanayi ve gelişmiş teknoloji üretim üssü olma yolunda hızla ilerliyor. Bir yakasında Nükleer Santrallerin inşa edildiği, diğer taraftan güneş ve su enerjisi ile hibrit enerji modellerinin aktifleştirildiği Türkiye; yeni yüzyılın yeni İmparatorluğu...   Bugün geldiğimiz noktada her ne kadar döviz kurları üzerinden ekonomi şekillendirilmek isteniyor olunsa bile, fazla değil 1 yıl kadar önce pandemi ile Türkiye'ye diz çöktürülmek istendiğini hatırlamalıyız. Çanakkale'de olduğu gibi ülkenin birçok şehrinde Valiler ve Kaymakamlar eli ile Türkiye Cumhuriyeti, kadim medeniyetinin devlet yönetim başarısını sahada aktif bir biçimde sergiledi. Çanakkale Valisi İlhami Aktaş'ın köylere varıncaya kadar olan bütün şehir trafiği ve yine Ankara ile olan güçlü bağlarını da değerlendirdiğimizde, Türkiye'nin hücre ekonomilerinden olan Çanakkale'nin nasıl güçlendiğini daha rahat okuyabiliriz. Her ne kadar Çanakkale'de yükselişte olan bir İYİ Parti ve akabinde iktidar olan bir CHP gerçekliği olsa da; AK Parti'nin Çanakkale'yi Ankara'da Grup Başkanvekili düzeyinde temsil ettiğini unutmamak gerekiyor. İktidarın diğer vilayetlere oranla aşırı düzeyde önemsediği Çanakkale için Çanakkale halkı ne yapıyor?   Türkiye genelinde yaygın bir Çanakkale nüfusu ve bürokrat varlığı olmasına karşın, kent dinamikleri bu güçlerini maalesef siyasi taraftarlıklar nedeniyle pozitif anlamda değerlendiremiyor. Çan ve Biga gibi güçlü ekonomi kentleri olan Çanakkale; Lapseki, Yenice ve Ezine fırsatlarını yıllardır pas geçiyor. Gelibolu ve Bozcaada konusunda yeterince etkin yatırım projelerini hayata geçiremeyen Çanakkale'de, sivil toplum kuruluşlarının kentte neden katma değer katamadıklarını hiç kimse sorgulamıyor? Köy kooperatiflerinin güçlü ekonomilerini daha aktif ve katılımcı projeler ile güçlendiremediği Çanakkale, kadın ve genç nüfusunu ısrarla atıl durumda tutuyor. Ağır sanayinin hızlandığı Çanakkale, maalesef nitelikli göç hususunda Türkiye'nin geneli ile aynı kaderi paylaşıyor. Elindekilerin fırsatını bilmeyen Çanakkale için Çanakkalelilerin ne yaptığını ise; hiç kimse bilmiyor!   Türkiye'nin özeti niteliğinde olan Çanakkale'de, en popüler siyasi gerçeklik muhalefet duygusu. "Çanakkale geçilmez" vurgusu üzerinden yürütülen iktidar karşıtı politikalar nedeniyle kamu görevlileri de cesur adımlar atmak konusunda kendilerini yeterince ortaya koyamıyorlar. Kentin eğitim açısından okullar düzeyinde başarı anlamında geri kalmışlığından tutunda, köylerinin hızla boşalma sürecine varıncaya kadar geldiği süreci çok iyi analiz etmemiz gerekiyor. Kendi topraklarında babalarının yüzyıldır geçindiği Çanakkale gençleri, maalesef fabrikalarda asgari ücrete çalışma pahasına köylerini ve tarlalarını terk ediyor. Gıda ve tarımın yeniden değer kazandığı küresel ticarete rağmen yönünü köyüne çevirmeyen Çanakkale gençleri ve halkının market alışverişlerinde edindikleri ürünlerin çoğunu köylerden temin etmeleri mümkün. Yerel ekonomisini ilçeler bazında güçlendiremeyen, İl Özel İdare fırsatlarını kullanamayan, hızla edindiği göçler ile Büyükşehir olma yolunda ilerleyen Çanakkale; Türkiye'nin mega kentlerinden biri olmaya aday. 2040 yılında yerleşik nüfusunun 3 milyon, gezici nüfusunun 5 milyon olması beklenen Çanakkale için bugünden atılacak adımlar ile elde edilecek kazanımlar çok yüksek.   Şehircilik, denizcilik, tarım, turizm, sanayi, sağlık ve ticaret gibi birçok konuda yerel dinamiklerin etkili kullanımı ile yaşayan bir Çanakkale inşa etmek mümkün. Peki, yeni bir Çanakkale inşa etmek için Çanakkale halkı hazır mı? İşte bu soru yeni bir Türkiye inşa etmek için Türkiye halkları hazır mı sorusunu da sorduruyor bizlere. Bugünün zor koşullarına kilitlenerek yarından umutsuz olursak eğer; Çanakkale'de geçilir Türkiye'de teslim edilir...
Ekleme Tarihi: 19 Aralık 2021 - Pazar

Çanakkale öznesinde Türkiye

Yüzyılın fırsatı olarak yorumladığım Çanakkale, özellikle son 10 yıl içerisinde ciddi kamusal yatırımlar aldı. Her ne kadar kente yeterince anlatılamıyor olunsa bile, 1915 Çanakkale Köprüsü projesi hem kentin hemde ülkenin kaderini değiştirecek dev projelerden. Çanakkale'nin son dönemde almaya başladığı göçü de değerlendirdiğimizde, kentin Büyükşehir yolculuğunu da daha proaktif düşünceler bütünlüğünde okumak mümkün. Çanakkale'de olduğu gibi Türkiye'nin genelinde var olan gerçeklik, siyasi kafa karışıklığı. Öyle ki, AK Parti ve Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'a muhalif olanların tamamının Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından gerçekleştirilen her türlü pozitif yatırım ve projeyede muhalif olduğunu görüyoruz. Siyaset bilgisinin yetersizliği, iktidar siyasetçilerinin sahada teşkilat ile bir bütün halinde kendilerini anlatamama gerçeklikleri ve Çanakkale'de olduğu gibi ülkenin genelinde var olan Ankara güdümlü yerel siyaset süreçleri, kentlere kaybettirmeye devam ediyor.

 

Köşe yazılarımın genelinde ifade ettiğim bir gerçekliktir; kent ekonomileri. Köylerden başlayan ve büyükşehir olmak ile sonuçlanan süreçleri yaşayan kentler, dev ülkelerin oluşmasına vesile olurlar. Bugünün Türkiye Cumhuriyeti Devleti her ne kadar 81 vilayetten oluşuyor olsa bile, göreceksiniz ki en fazla 5 yıl içerisinde 5 ayrı eyalet ile gücünü perçinleyecektir. Osmanlı dönemi İmparatorluk yönetim biçimini ve yine Avrupa ile Amerika Birleşik Devletleri ve Birleşik Krallık devlet yönetim biçimlerini incelediğinizde, Çanakkale'nin Türkiye için neden önemli olduğunu ve neden Ankara merkezli siyasetin algısına değil de yerel kazanımlar odaklı siyasetin argümanlarına odaklanmamız gerektiğini daha iyi anlayacaksınız. Unutmamalıyız ki Türkiye, 1930'ların tarım ve köy ekonomi politikalarının çok ötesinde ağır sanayi ve gelişmiş teknoloji üretim üssü olma yolunda hızla ilerliyor. Bir yakasında Nükleer Santrallerin inşa edildiği, diğer taraftan güneş ve su enerjisi ile hibrit enerji modellerinin aktifleştirildiği Türkiye; yeni yüzyılın yeni İmparatorluğu...

 

Bugün geldiğimiz noktada her ne kadar döviz kurları üzerinden ekonomi şekillendirilmek isteniyor olunsa bile, fazla değil 1 yıl kadar önce pandemi ile Türkiye'ye diz çöktürülmek istendiğini hatırlamalıyız. Çanakkale'de olduğu gibi ülkenin birçok şehrinde Valiler ve Kaymakamlar eli ile Türkiye Cumhuriyeti, kadim medeniyetinin devlet yönetim başarısını sahada aktif bir biçimde sergiledi. Çanakkale Valisi İlhami Aktaş'ın köylere varıncaya kadar olan bütün şehir trafiği ve yine Ankara ile olan güçlü bağlarını da değerlendirdiğimizde, Türkiye'nin hücre ekonomilerinden olan Çanakkale'nin nasıl güçlendiğini daha rahat okuyabiliriz. Her ne kadar Çanakkale'de yükselişte olan bir İYİ Parti ve akabinde iktidar olan bir CHP gerçekliği olsa da; AK Parti'nin Çanakkale'yi Ankara'da Grup Başkanvekili düzeyinde temsil ettiğini unutmamak gerekiyor. İktidarın diğer vilayetlere oranla aşırı düzeyde önemsediği Çanakkale için Çanakkale halkı ne yapıyor?

 

Türkiye genelinde yaygın bir Çanakkale nüfusu ve bürokrat varlığı olmasına karşın, kent dinamikleri bu güçlerini maalesef siyasi taraftarlıklar nedeniyle pozitif anlamda değerlendiremiyor. Çan ve Biga gibi güçlü ekonomi kentleri olan Çanakkale; Lapseki, Yenice ve Ezine fırsatlarını yıllardır pas geçiyor. Gelibolu ve Bozcaada konusunda yeterince etkin yatırım projelerini hayata geçiremeyen Çanakkale'de, sivil toplum kuruluşlarının kentte neden katma değer katamadıklarını hiç kimse sorgulamıyor? Köy kooperatiflerinin güçlü ekonomilerini daha aktif ve katılımcı projeler ile güçlendiremediği Çanakkale, kadın ve genç nüfusunu ısrarla atıl durumda tutuyor. Ağır sanayinin hızlandığı Çanakkale, maalesef nitelikli göç hususunda Türkiye'nin geneli ile aynı kaderi paylaşıyor. Elindekilerin fırsatını bilmeyen Çanakkale için Çanakkalelilerin ne yaptığını ise; hiç kimse bilmiyor!

 

Türkiye'nin özeti niteliğinde olan Çanakkale'de, en popüler siyasi gerçeklik muhalefet duygusu. "Çanakkale geçilmez" vurgusu üzerinden yürütülen iktidar karşıtı politikalar nedeniyle kamu görevlileri de cesur adımlar atmak konusunda kendilerini yeterince ortaya koyamıyorlar. Kentin eğitim açısından okullar düzeyinde başarı anlamında geri kalmışlığından tutunda, köylerinin hızla boşalma sürecine varıncaya kadar geldiği süreci çok iyi analiz etmemiz gerekiyor. Kendi topraklarında babalarının yüzyıldır geçindiği Çanakkale gençleri, maalesef fabrikalarda asgari ücrete çalışma pahasına köylerini ve tarlalarını terk ediyor. Gıda ve tarımın yeniden değer kazandığı küresel ticarete rağmen yönünü köyüne çevirmeyen Çanakkale gençleri ve halkının market alışverişlerinde edindikleri ürünlerin çoğunu köylerden temin etmeleri mümkün. Yerel ekonomisini ilçeler bazında güçlendiremeyen, İl Özel İdare fırsatlarını kullanamayan, hızla edindiği göçler ile Büyükşehir olma yolunda ilerleyen Çanakkale; Türkiye'nin mega kentlerinden biri olmaya aday. 2040 yılında yerleşik nüfusunun 3 milyon, gezici nüfusunun 5 milyon olması beklenen Çanakkale için bugünden atılacak adımlar ile elde edilecek kazanımlar çok yüksek.

 

Şehircilik, denizcilik, tarım, turizm, sanayi, sağlık ve ticaret gibi birçok konuda yerel dinamiklerin etkili kullanımı ile yaşayan bir Çanakkale inşa etmek mümkün. Peki, yeni bir Çanakkale inşa etmek için Çanakkale halkı hazır mı? İşte bu soru yeni bir Türkiye inşa etmek için Türkiye halkları hazır mı sorusunu da sorduruyor bizlere. Bugünün zor koşullarına kilitlenerek yarından umutsuz olursak eğer; Çanakkale'de geçilir Türkiye'de teslim edilir...

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve canakkalegazete.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.